Skip to main content

21.yy pek çok açıdan sizi de hayal kırıklığına uğratmadı mı? İki yıl Pandemi ile uğraştıktan sonra sandık ki dersimizi aldık her şey daha güzel olacak.
Nerdeee..
Pandemi biter bitmez başlayan Rusya-Ukrayna savaşı hala devam ediyor,
haberiniz vardır Çin Asya-Pasifik ülkelerini karıştırmak için fırsat kolluyor.
Afganistan’da kadının varlığı tamamen yok sayılıyor.
Gaza’da olanlar filmde olsa “yok artık” derdik insanlık adına utancın sayısı 25bin oldu, kadın ve çocuk ölümü 25bin’i geçti.


Ve bu operasyona sebep olan 7 Ekim’de pek çok masuma şiddet uygulandığında yine en çok kadınlar zarar görmüştü.

Cinsiyetçilik yapmak istemiyorum ama bu savaşları başlatanlar kadınlar değil.
Karar alıcılar kadınlar değil. Dünyada karar vericiler arasında yeterince kadın yok.
Ama her türlü güvensiz ortamın ilk kurbanı kadınlar ve çocuklar…

Hiyerarşiden Kooperasyona Geçiş
Sosyolojide dezavantajlı gruplar diye bir tanım vardır. Burada herkes var; çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler, göçmenler, azınlıklar, eski hükümlüler, kadınlar, tek ebeveynli aileler. Listede bir tek beyaz erkek eksik…

Kamusal alanda kadın erkek arasındaki bu dengesizliğin nedeniyle ilgili kuramsal sorgulamalara girmeyeceğim ama bunun dengelenmesi gerek.

Sonrasında ise denge diğer tarafa doğru değişse daha iyi, çünkü bu dünya düzeninin yağmalamaya alışkın erkek yaklaşımından çıkıp herkesin ihtiyacı olan empati ve kooperasyona giden kadın bakış açısına geçmeye ihtiyacı var. Bana kalırsa bu dünya üzerinde daha birkaç yüzyıl yaşmak istiyorsak ihtiyacımız olan kesinlikle bu.
Buraya gelene kadar ama önce şunu bir anlamalıyız;
Kadın ve erkek sosyal haklar açısından eşittir.
Ve fakat Kadın ve Erkek AYNI DEĞİLDİR.

Herkes Anlayana Kadar Doğrusunu Anlatmak
Kadın erkek eşitliğini savunan ama bunu bile çok yanlış anlamış, kadın çalışanına herhangi bir erkek çalışanın bile zor kaldıracağı kolileri taşıtan iş sahibi erkekler tanıyorum… Üstelik de Türkiye’nin en iyi okullarına gitmiş saygın cemiyet mensubu genç bir erkek iş insanıydı bunu söyleyen.  “Hepsine aynı maaşı veriyorsam aynı işi yapacaklar!” diye cevap vermişti. Kadın ve erkek sosyal haklar açısından eşittir sevgili patronum ama aynı değiller, ama yok derdimi anlatamamıştım…

Diğer yandan dünyada yukarıda sayıp döktüğüm korkunçluklar yaşanırken ben bugün Türkiye Cumhuriyeti’nde bunun mücadelesini verebiliyorsam bu bile sevinç kaynağı benim içim.  2024 yılında buna sevinecek denli standartları düşürmüş olmak üzücü ama gerçeklerle olduğu gibi yüzleşmek gerek.

Kadın erkek eşitliğini; yani yeni adıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini sağlayana kadar durmak yok.

Demem o ki bu 8 Mart’ta da Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarken bir Cumhuriyet kadını olarak Mustafa Kemal Atatürk’e ne kadar teşekkür etsem azdır.


Bugün pek çok kadın kıvılcımken ateş olup etrafını aydınlatabiliyorsa onun sayesinde.

Evet hem ülkemizde hem de dünyada daha çok sayıda kadın lidere ihtiyacımız var.

Zaten Z-Kuşağı hiyerarşi sevmiyor, kurdukları her organizasyon değerdaşlık ve bireyselliğin kutsanması üzerine yükseliyor. Gerçek söz sahibi onlar olduğunda ataerkil hiyerarşinin bugünkü gücünü sürdüremeyeceğini umuyorum.

Biz yine de umut etmeye ek olarak kadın liderlik çalışmalarına öncelik verelim ve kız çocuklarının eğitimle güçlendirilmesi için elimizden ne geliyorsa yapalım.

Değerini bilerek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun.

Yasemin Manavbaşı

Leave a Reply

Verified by MonsterInsights