“Farkındalık” öyle çok kullanıldı ki artık her hangi bir yerde bu kelimeye rastladığımızda beynimiz bu kelimeyi algılamayı reddeder oldu.
Maalesef…
Beynimiz tembeldir, hemen sonuca varmak, az enerji kullanmak ister. Her seferinde her gördüğünün üzerine düşünmek enerji sarfetmek istemez. Beynimizin bu eğilimi sonucunda otomatik devrelere sahip otomatik hareket eden bir insan olup çıkarız. Bir nevi robot.
Oysa beynimize neyin önemli neyin önemsiz yani -ihmal edilebilir- olduğunu bizim öğretmemiz gerek. Farkındalık kavramı ise ihmal edilebilirler kategorisinde değil.
Peki beynimiz bizi otomatik işleyen bir makine olmaya yönlendiriyor, ama biz bilincimizi kullanarak bu otomatizmadan çıkmaya çalışıyoruz, bir nevi beynimize karşı iş yapmaya çalışıyoruz öyle mi?
Evet!
Peki nasıl? Bilinçli şekilde dikkatimizi ve farkındalığımızı kullanarak.
Farkındalığın Neredeyse Sen Oradasın
Farkındalık bilincin yeteneklerinden biridir. Mindfulness bu aracı işleme sokma eylemidir.
Ne düşünüyorum, ne hissediyorum, nasıl davranıyorum? Bütün bu sorulara bakıp kendini tanıma sürecidir.
Otomatik gelişen duygu düşünce ve davranışların esaretinden çıkabilmenin yoludur.
Örneğin tatsız bir durumla karşı karşıyasınız, sizi tetikleyip öfkelendirecek. Geliyor gelmekte olan…
Sonra belki bir tartışma ya da endişe atağı yaşayacaksınız. Vücudunuzda, belki karnınızda algılamaya başladığınız huzursuzluk neyin yaklaşmakta olduğunun habercisi.
Bu süreci çok kereler yaşadınız, aslında bir yönüyle tanıdık. Ama ne var ki ipler sizin elinizde değil. Belki sonradan pişman olacağınız şeyler söyleyeceksiniz, yapacaksınız ama yok bir kere fitil ateşlendi mi süreci kesmeyi beceremiyorsunuz.
Bu can sıkıcı, mutsuzluk kaynağı süreç ilerledikçe sizi hayattan uzaklaştıran duygular ve düşünceler girdabına girerseniz çıkmak da uzun sürecek.
Elbette bir noktada toparlanacaksınız ama saatlerinize günlerinize, belki ilişkilerinize mal olacak. Hep olmak istediğiniz kişi büyük ihtimalle buna benzemiyor. Enerjisizlik ve karamsarlık yaşamayı kimse istemez değil mi? Değerli yaşamımızı böyle mi geçirelim?
Peki Değerli Yaşamımızı Nasıl Geçirelim?
Yukarıdaki örnekte yaklaşan can sıkıcı olayı yani göktaşını farkettiğimiz anda bilincimizin aydınlatıcı fenerini duygularımıza, düşüncelerimize tutabiliriz.
“Şu an zihnimde neler oluyor?”
“Şu an ne düşünüyorum?”
“Şu an ne hissediyorum?”
“Şu an bedenimde neler oluyor?”
İlk basamakta bu kadarını yapabilsek bile müthiş bir ilerleme.
Özet olarak; hayat olayları ile karşılaşırken bedenimizin ve zihnimizin ürettiği tüm bu sinyallere önce yargısız bir şekilde bakmayı öğrenmek yolun yarısıdır.
Bu yolla kendimizi, otomatik tepkilerimizi öğreneceğiz.
Hatta yargısız bir şekilde duyguları gözlemenin duygu-durum üzerinde son derece iyileştirici bir etkisi de var. Çünkü en başta gözlem demek – ben duygum değilim- farkındalığını kişiye yaşattığından zorlayıcı da olsa kişi bu duyguyla savrulan kurban olmaktan kurtulacaktır.
Devam eden yazılarda bilinçli farkındalık Mindfulness’ın da ötesinde zihin çalışmaları neler onlardan bahsedeceğim.
Görüşmek üzere
y